7 Nisan 2024 Pazar

MERT OFLUOĞLU BENİM KÜÇÜK ŞAHESERİM GAZETE OKSİJEN RÖPORTAJ

Benim Küçük Şaheserim'le ilgili Gazete Oksijen’in sorularını yanıtladım. Röportajın tamamını Oksijen Gazetesi’nin web sitesinden okuyabilirsiniz.

Bir soru ve cevabımı buradan paylaşayım: Benim Küçük Şaheserim günümüz yazı ve okur dünyasına eleştiriler içeriyor. İyi bir okur sizin için ne ifade ediyor?

"Okur olmak zor, iyi bir okur olmak daha da zor bir iş. Kitapta Ali Cengiz şöyle diyor: 'Ne okuduğun konusunda daha seçici olman gerekir. Ve neyi okumaman gerektiğine dair de daha bilinçli olmalısın. Kötü romanların böyle bir tehlikesi vardır: O kadar bayağıdırlar ki okurun estetik zevkini alaşağı ederler. Ama öyle bir kitabı okuyarak âdeta lanetlenen okur, daha çok kötü roman okumak uğruna iyi edebiyattan bile feragat eder.' İyi okur, nitelikli metinleri bulup okuyan okurdur. Tabii günümüzde bu iş giderek zorlaştı. Her geçen gün bir sürü kitap çıkıyor ve okur da risk almak istemiyor. Dönüp dolaşıp iyi olduğundan emin olduğu eserleri, klasikleri okuyor. Yeni bir yazar ve roman keşfetme derdiyle uğraşmaktan kaçıyor. Bense tam tersi, kıyıda köşede kalmış, hiç kimsenin okumadığı romanları arar bulurum. Zaten Benim Küçük Şaheserim'in çıkış noktası da biraz buydu."

Benim Küçük Şaheserim’e ulaşabileceğiniz bazı internet siteleri:

https://www.trendyol.com/remzi-kitabevi/benim-kucuk-saheserim-p-811138753?boutiqueId=61&merchantId=653904&filterOverPriceListings=false&sav=true

https://www.kitapyurdu.com/kitap/benim-kucuk-saheserim/677014.html&manufacturer_id=184576

https://www.hepsiburada.com/benim-kucuk-saheserim-mert-ofluoglu-pm-HBC000061QD9K

Okuyanlarınızın kitapla ilgili yorumlarını heyecanla bekliyorum.

Sevgiler,

Mert

instagram.com/ofluoglumert

twitter.com/ofluoglumert

2 Nisan 2024 Salı

BİR KİTABI NEDEN YARIDA BIRAKIRIZ? / IRIS MURDOCH ve SUSAN SONTAG KİTAP YORUMU


Pek yarıda kitap bırakma huyum yoktur, ama bazen de bir hikaye sizi içine çekmeyince çekmiyor ne yazık ki. İşte şu sıralar başlayıp devam edemediğim iki roman…

Iris Murdoch önemli bir felsefeci ve yazar. Kendisiyle tanışma kitabım olan Rüya Sakinleri’ni ise maalesef pek beğenemedim. Kitap, ölüm döşeğindeki Bruno’nun oğlu Miles’ı son bir kez görme isteğiyle açılıyor. Ancak sonrasında konu dağılıyor ve diğer pek çok karakter arasında tutarlıdan ziyade tutarsızca ve inandırıcılıktan uzak bir şekilde gelişen aşk hikayelerini okumaya başlıyoruz. Temelsiz, pat diye gelişiveren aşklar bunlar. Bruno’nun damadı Danby, Yalı Çapkını’nın İngiltere şubesi gibi, evin hizmetçisi Adelaide ile, sonra Miles’ın eşi Diana ile, sonra Diana’nın kız kardeşi Lisa ile flörtleşmeye, aşk yaşamaya başlıyor. “Ya tutarsa” misali kitaptaki her kadın karakter ile yakınlaşmaya çalışıyor ve bunu başarıyor da. Kitapta varoluşa dair saptamalar ve sorular da var, bunları okumak keyifli. Roman olaraksa beni tatmin etmedi. Olay örgüsünde aradığım lezzeti ve karakterlerde aradığım derinliği bulamadığım için, Rüya Sakinleri’ni yarıda bırakıverdim. Ancak pek çok eser vermiş olan yazarı bu kitabıyla değerlendirip bir kenara bırakmayacağım ve başka kitaplarını da (ileride) okuyacağım. Murdoch’un tüm kitapları Ayrıntı Yayınları’ndan çıkıyor.

Yarıda bırakmak durumunda kaldığım bir diğer kitap da, Susan Sontag’ın Can Yayınları’nın Can Modern dizisinden çıkan Ölüm Tüneli romanı oldu. Bu romanı yarıda bırakma sebeplerimden birinin, haletiruhiye olarak yanlış bir zamanda okumak olduğuna inanıyorum. İş yoğunluğu, kış havası, stresli zamanlar derken üstüne bir de karamsarlık ve depresiflik kokan satırlardan oluşan Ölüm Tüneli eklenince, “Hayatımda bu kadar fazla negatifliğe yer yok” dedim ve kitabı yarısına bile gelmeden bıraktım. Kitabın çıkış fikri oldukça ilginç aslında: İş gezisi için trene binen Dalton, tren tünelde arızalanınca trenden iniyor ve demiryolu işçisiyle tartışarak onu öldürüyor. Peki bu olay gerçekten yaşandı mı yoksa yaşanmadı mı? Sorunun yanıtını ben de merak ediyorum ama dediğim gibi, kitaba (şimdilik) devam edemedim. Konu itibariyle hayli kasvetli olan bu kitap belki de güneşli bir yaz gününde okunmalı.

Peki sizin şu sıralar yarıda bıraktığınız bir kitap oldu mu?

instagram.com/ofluoglumert

twitter.com/ofluoglumert

14 Mart 2024 Perşembe

YENİ ROMANIM BENİM KÜÇÜK ŞAHESERİM ÇIKTI! ARTIK SİZİNDİR...

Üçüncü romanım Benim Küçük Şaheserim, Remzi Kitabevi etiketiyle bugün çıktı!

Bu yeni romanımda, Remzi Kitabevi'nin paylaştığı videoda da söylediğim gibi, kütüphanede çalışan ve yazar olmayı delicesine arzulayan bir genç kız ile basılan kitabını yok etmek isteyen gizemli bir yazarın öyküsünü anlatıyorum. İçinde aşk var, gizem var ve tabii ki sürprizler var... 

Kitap tüm internet sitelerinde ve seçkin kitabevlerinde raflarda. Remzi Kitabevi mağazalarında kolaylıkla bulabilirsiniz ancak diğer kitapçıların raflarına çıkması birkaç gün sürebilir. 

Benim Küçük Şaheserim'e ulaşabileceğiniz bazı internet siteleri:

https://www.remzi.com.tr/kitap/benim-kucuk-saheserim

https://www.trendyol.com/remzi-kitabevi/benim-kucuk-saheserim-p-811138753?boutiqueId=61&merchantId=653904&filterOverPriceListings=false&sav=true

https://www.hepsiburada.com/benim-kucuk-saheserim-mert-ofluoglu-pm-HBC000061QD9K

https://www.kitapyurdu.com/kitap/benim-kucuk-saheserim/677014.html

https://www.idefix.com/benim-kucuk-saheserim-p-2180756

https://www.amazon.com.tr/dp/9751421764/ref=sr_1_1?__mk_tr_TR=%C3%85M%C3%85%C5%BD%C3%95%C3%91&dib=eyJ2IjoiMSJ9.VpiW4HjLECQpeXe9x74v9TICe5YPIPz5MUpZ2fTiGXc.8XKtetQyGwd9ydXHNZPAJ62gKzVZj51unnGZf9HaX1Q&dib_tag=se&keywords=mert+ofluo%C4%9Flu&qid=1710433787&sr=8-1

Kitabı okuyanlarınızın düşüncelerini, yorumlarını, yazılarını heyecanla bekliyorum. Yazılar biriktikçe tıpkı Ters Düz'de yaptığım gibi bir sayfa açıp her yazıyı orada toplayacağım. Ara ara hala açıp okuyorum o yazıları (tabii bazı bloglar kapanmış, yazılar silinmiş, bunları görmek de üzücü - bloglar hep canlı kalsın, herkes yazsın, okusun, kimse bir yere gitmesin, buranın samimiyeti, lezzeti hiçbir yerde yok)... Heyecanıma ortak olan herkese çok teşekkür ederim. İyi ki yanımdasınız... 

instagram.com/ofluoglumert

twitter.com/ofluoglumert

Not: Blog'uma bir haller oldu. Yazılarımın arkası böyle duvar sıvası gibi beyaz çıkıyor! Nasıl düzeltilir hiçbir fikrim yok... 

8 Mart 2024 Cuma

BENİM KÜÇÜK ŞAHESERİM'İN GERİ SAYIM HEYECANI!

Bugün, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. İstanbul'da da dünkü güzel havanın aksine yağmurun hiç durmadan yağdığı bir gün. Üsküdar'dan Beşiktaş'a, Beşiktaş'tan Etiler'e geçerek yayınevim Remzi Kitabevi'ne gittim. Remzi Kitabevi'ne gittiğimde böyle bir sürprizle karşılaştım... Benim Küçük Şaheserim sizlerle 14 Mart'ta buluşacak ama matbaadan gelen ilk baskılar dumanı üstünde beni bekliyordu! Böylece kitabımla ilk kavuşmamı yaşamış oldum. 


Bu benim üçüncü kitabım ama yazdığım bir romanın basılı haliyle ilk kez karşılaştığım her sefer çocuksu bir mutluluk duymadan edemiyorum. Ve artık, romanın okuruyla buluşmasının geri sayımının heyecanı içindeyim... 

Kitap şimdi internet sitelerinde ön siparişte, haftaya perşembeden itibaren tüm seçkin kitabevlerinde! Ayrıca henüz kitap çıkmadan birkaç blog'da yazı görmeye başladım. Kitap çıkınca yorumlarınızı, yazılarınızı mutlaka bekliyorum. Heyecanıma ortak olan herkese kocaman teşekkürler. 💙

5 Mart 2024 Salı

BENİM KÜÇÜK ŞAHESERİM, 14 MART'TA REMZİ KİTABEVİ ETİKETİYLE ÇIKIYOR!


"Kana bulanacak bir gündü ve güneş bile bunu biliyormuşçasına kıpkızıl doğmuştu."

Kütüphanede çalışan ve yazar olmayı delicesine arzulayan bir genç kız… Edebiyatla kafayı bozmuş bir doçent… Basılan kitabını yok etmek isteyen gizemli bir yazar… Ve onları bir araya getiren o kitap...

Remzi Kitabevi'nden Benim Küçük Şaheserim, okuru insan ruhunun derinliklerine, tuzaklarla dolu arzulara, aşk ve cinsellik arasındaki hassas sınırlara doğru bir yolculuğa çıkarıyor.

14 Mart'tan itibaren tüm internet sitelerinde ve seçkin kitabevlerinde!


4 Şubat 2024 Pazar

250 LİRA PROBLEMİ

Dün Bennu Yıldırımlar ile Almanya'nın Oscar adayı olarak seçilen Öğretmenler Odası filmine gittik. Vizyona giren iyi filmleri takip etmeye çalışıyorum. Sinema salonları peş peşe gösterime giren popüler filmlerle biraz hareketlenmiş gibi görünse de aslında hala çok boş. Bilet fiyatları artık özel tiyatro biletleriyle yarışır hale geldi, bu da izleyiciyi gittikçe daha seçici olmaya mecbur bırakıyor. Ben de düşünüyorum: Acaba 250 lirayı hangisine vermeli --- bir sinema filmine mi, yoksa tiyatro oyununa mı? Keşke her ikisine birden verebilsek! Aslında öte yandan da, bugün 250 lira dediğiniz şey bir yemek parası. Ortalama bir kafeye gidip ortalama bir yemek yediğinizde o parayı çoktan harcamış oluyorsunuz. Bir öğün yemeğe verdiğimiz parayı sıra bir sinema filmine bilet almaya, bir tiyatroya gitmeye, istediğimiz kitabı almaya geldiğinde harcamak istemeyebiliyoruz. Oysa karın doyurmak kadar ruhu sanatla, yeni fikirlerle, bakış açılarıyla doyurmak da önemli. O nedenle, sevgili dostlar, bugün kendinize bir iyilik yapın ve hemen kitapçılara koşun, tiyatrolara koşun, sinemalara koşun!

MERT OFLUOĞLU BENİM KÜÇÜK ŞAHESERİM GAZETE OKSİJEN RÖPORTAJ

Benim Küçük Şaheserim'le ilgili Gazete Oksijen’in sorularını yanıtladım. Röportajın tamamını Oksijen Gazetesi’nin web sitesinden okuyab...